CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, İstanbul Sözleşmesi’nin 10. yıldönümü nedeniyle Adana İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında tek taraflı fesih kararını tanımadıklarını vurguladı
ADANA – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, 2008 yılından 2021 yılının Nisan ayı sonuna kadar Türkiye’de 3 bin 580 kadının öldürüldüğünü vurguladı.
İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10. yılı nedeniyle CHP Adana İl Başkanlığı’nda, İl Başkanı Mehmet Çelebi, Milletvekilleri Ayhan Barut ve Orhan Sümer, İl Kadın Kolları Başkanı Oya Tekin, CHP İlçe Kadın Kolları Başkanları ve kadın dernekleri ile sivil toplum örgüt temsilcilerinin katılımıyla basın toplantısı düzenleyen CHP’li Dr. Şevkin, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın tek taraflı vazgeçilmesine tepki gösterdi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, BAĞLAYICI NİTELİĞE SAHİPTİR”
Türkiye’de son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığını, 2020 yılında 300 kadın öldürülürken 171 kadının ölümünün de şüpheli olarak kayıtlara geçtiğini dile getiren Dr. Şevkin, 2021 yılının ilk dört ayında 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 da şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğine dikkat çekti. Kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı niteliğe sahip ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin kadına her türlü şiddetin önlenmesini amaçladığını, bununla birlikte, ev içi şiddete maruz kalan erkekler ve yaşlılar gibi diğer şiddet mağdurlarının da uygulamaya dahil edilmesinin teşvik edildiğini anımsatan Dr. Şevkin, “Türkiye’de 2008 yılından 2021 yılının Nisan ayı sonuna kadar 3580 kadınımız öldürülmüş. Yazık günah değil mi? Her gün ama her gün kadın cinayetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Aile içi şiddetin, çocuklara tacizin, tecavüzün günlük raporunu bile tutamıyoruz” diye konuştu.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET BİR İNSAN HAKKI İHLALİDİR”
“Türk toplum yapısınaö uymadığı iddiasıyla uzun süredir kaldırılmak istenen İstanbul Sözleşmesi’nin hemen her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınlar için hayati öneme sahip olduğuna dikkat çeken Dr. Şevkin, “Toplumsal cinsiyetö kavramının tanımını yapan ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve bir ayrımcılık türü olarak kabul etmesidir” dedi. Toplantıda tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ olan İstanbul Sözleşmesi’nin içeriği, amacı ve maddelerinden de bahseden Dr. Şevkin, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan ve 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren, 12 bölüm 81 maddeden oluşan sözleşmenin 34 ülkede farklı zamanlarda onaylandığına işaret etti.
“FESİH KARARINI TANIMIYORUZ”
İstanbul Sözleşmesi’nin en temel insan hakkı olan yaşam hakkını koruyan bir sözleşme olduğunu dile getiren Dr. Şevkin, “Tek taraflı fesih kararı ülkemizde 43 milyona yaklaşan kadın nüfusuna vurulan en büyük darbedir. Cumhurbaşkanı’nın kararı yanlış ve hukuksuzdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yasama faaliyetleri kapsamında tüm partilerin oybirliğiyle kabul edilen ve İstanbul’da imzalandığı için adını da buradan alan sözleşme kanunla garanti altına alınmışken, Anayasa yok sayılmış ve fesih yöntemine başvurulmuştur. Elbette ki bu haksız, hukuksuz tek taraflı fesih kararını tanımıyoruz ve iptali için CHP olarak genel merkez nezdinde Danıştay’a başvurumuzu yaptık. Kazanılmış haklarımızdan taviz vermek bir yana İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin olarak uygulanması için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
“SÖZLEŞMENİN NERESİNDEN RAHATSIZLAR?”
Fesih kararına imza atanların ve bu kararı destekleyenlerin sözleşmenin neresinden rahatsız olduklarını da kamuoyuna açıklamak zorunda olduğunu söyleyen Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“TBMM’nin iradesini yok sayan, meclisi itibarsızlaştırmaya dönük, kadınların yaşam hakkını elinden alan fesih kararını tanımıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması için mücadeleyi elden bırakmayacağız. Hiç kimse Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün milletin egemenliğine işaret ederek yine milletimize, kadınlarımıza hizmet için, insan hak ve özgürlüklerinin korunması için kurduğu yüce meclisin iradesini yok sayamaz. Kadın-erkek eşitliği, çağdaş ve demokratik bir toplum olmanın en önemli belirleyicisidir. Kadın-erkek eşitliği, temel bir haktır ve sosyal demokrasinin temel ilkeleri olan eşitlik, özgürlük ve adalet çerçevesinde şekillenmelidir. Kadınlar ve erkeklerin, toplumsal yaşamın tüm alanlarında eşit haklara sahip olmaları ve eşit muamele görmeleri ile özgür ve eşit insanlar olarak yaşamaları sağlanmalıdır. Kadınları ötekileştiren, vitrin süsü, obje, dolgu malzemesi olarak gören, kadını giyim kuşamıyla yargılayan, kadın katillerine mahkemelerde yargılanırken kravat taktıkları gerekçesiyle iyi hal indirimi sağlayan, İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshinden sonra kadın cinayetlerinin azaldığını savunan zihniyete şiddetle karşı çıkıyoruz. Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların kazanımlarından geri adım atılmasına asla müsaade etmeyeceğiz ve mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Kadınlarımız tüm olumsuzluklara rağmen yaşama hakkına sıkı sıkıya bağlı kalacak. Kadınlar umudu aşılayacak. Asla umutsuzluğa kapılmayacak. Kadınlar bu kötü düzeni sona erdirecek. Kadınlar dünyayı değiştirecek. İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz ve sözleşmeyi uygulatacağız.”
DR. ŞEVKİN, CEDAW’A DA DİKKAT ÇEKTİ
Türkiye’nin aynı zamanda 1986 yılından beri Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne de (CEDAW) taraf olduğunu belirten Dr. Şevkin, bu kapsamda da kadınların eğitim, ekonomi, siyaset ve iş hayatına uyumu için pozitif eylem, tercihli muamele veya kota sistemi gibi geçici önlemler alınmak zorunda olunduğunu ifade etti. Dr. Şevkin, “CHP olarak Türkiye’de bir ilke imza attık ve siyasi partiler yasasında değişiklik içeren ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için yüzde 50 temsiliyet ve fermuar sisteminin getirilmesiyle ilgili kanun teklifimizi meclise sunduk” diye konuştu. Toplantıya katılanlara teşekkür eden Dr. Şevkin, tüm Türkiye’nin bayramını kutladı, Türkiye başta olmak üzere tüm dünyanın baş belası haline gelen Covid-19 salgınının bir an önce sona ermesini ümit ederek tüm insanlığa sağlık, huzur ve barış dolu yarınlar diledi.