DOLAR35,2256% 0.02
EURO36,7298% -0.17
STERLIN44,2954% -0.17
FRANG39,2045% -0.62
ALTIN2.954,77% -0,46
BITCOIN92.856,01-3.307

İLKLERİN, TEKLERİN,ENLERİN KENTİ; ADANA – Dr. Haluk Uygur yazdı

Yayınlanma Tarihi :
İLKLERİN, TEKLERİN,ENLERİN KENTİ; ADANA – Dr. Haluk Uygur yazdı

Üç büyük nehir… Seyhan… Ceyhan.. Ve Berdan…

Torosların çiçeklerle tütsülenmiş bereketini tarih boyunca Çukurova’ya taşımıştır.

Torosların en yüksek zirveleriyle uygarlıkların beşiği Akdeniz arasında uzanan Çukurova bu yüzden dünyanın en verimli bölgelerinden biridir.

Çukurova bereketten aldığı güçle tarihin en eski ve en önemli kentlerine de ev sahipliği yapmıştır.

Bu söylediğimize bölgede bulunan elliden fazla kaleyi, onlarca antik kenti, dünyanın en eskisi 3 köprüyü, tarihi kervansarayları, her dinden ibadethaneyi şahit gösterebiliriz.

Anavarza…Tarsus… Misis… Magarsus…  Sis…  Ayas… daha niceleri…

Ama bu tarihi şehirler içinde en eskisi Adania…

Günümüzden yaklaşık 3500 yıl önce Hitit İmparatoru Arnuwanda bir taşın üstünde şöyle anlatıyor Adania’yı…

“Adania diye bir kentle savaştım… Önünden bir nehir akıyordu… Nehrin üzerinde de bir köprü vardı…”

İmparatorun bahsettiği nehrin Seyhan olduğu kesindir. Üzerindeki köprü ise günümüzde “Dünyanın hala kullanılan en eski köprüsü” unvanına sahip “Taşköprü” olması muhtemeldir.

Adana ise ismi ve kurulduğu yer değişmeme koşuluyla dünyanın hala yaşanılan en eski kentidir.

Zaten Adana “En’lerin, İlk’lerin ve Tek’lerin Kenti” olarak bilinir.

Örneğin dünyanın en eski tıp ve eczacılık kitabı olan Materia Medica Adana’da, Anavarzalı hekim Dioskorides tarafından yazılmıştır.

Hipokrat’ın kurduğu düşünülen, ilk tıp okullarından biri de Adana’nın şirin ilçesi Yumurtalık’tadır. Cosmo ve Damian isimli iki hekim bir zencinin bacağını bir beyaza takmak suretiyle ilk organ naklini de, 2000 yıl önce Askülapion olarak bilinen bu okulda gerçekleştirildiği efsane edilir.

Dünyanın bilinen ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Barış Anlaşması’nda Mısır firavunu Ramses ve Hitit İmparatoru Hattuşili yanında imzası olan Hitit Kraliçesi Puduhepa da Adana’da doğmuştur. Bu yüzden Adana “Barışın doğduğu kent” olarak da bilinir.

Tarihin içerisinde böylesine önemli bir çizgi üzerinde hareket ederek gelen Adana günümüzde de yaşaması en kolay kentlerinden biridir.

Bir nazar boncuğu gibi masmavi sulara sahip Seyhan Gölü ve Seyhan Nehri’nin etrafına kurulu olan şehir dünyanın bir çok şehrini kıskandıracak kadar geniş yeşil alanları kapsar.

Bölgede bulunan 11 kuş koruma alanlarından biri de, belki de dünyada bir tek olabilecek şekilde, şehrin içindeki sulak alanlardadır. Bu alanlar sadece kuşlara değil, bitkilere daha da önemlisi insanlara kucak açmış ender yerlerden biridir.

Türkiye’nin dallarında en önemli sanatçılarını da yetiştiren kent , günümüzde de sanat etkinliklerini doya doya yaşamaktadır.

Yaşar Kemallerin, Orhan Kemallerin, Yılmaz Güneylerin, Turhan Selçukların , Şahin Kaygunların, Abidin ve Arif Dinoların kenti bugün Altınkoza, Portakal Çiçeği, Sabancı Tiyatro,  Çukurova Sanat Günleri gibi çok sayıda sanat ve kültür festivaline ev sahipliği yapmaktadır.

Bu ev sahipliğini güzelleştiren en önemli şey ise onlara sunduğu yemeklerdir. Başta  dünyanın tanıdığı bir lezzet olan Adana kebabı olmak üzere, sadece Adana’da sunulan yüzlerce yemek çeşidi bulunur.

Kısaca Adana yaşayanlarına ve misafirlerine sunduğu olanaklarla yaşaması çok kolay bir kenttir.

Mavi ile yeşilin dudak dudağa yaşadığı bu özgür güzelliğin tadına varmak istiyorsanız eğer sizleri Adana’da ve onun içinde yeşerdiği Çukurova’da misafir etmekten onur duyarız.

 

YORUM YAP